T.C YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 2058 Karar: 2022 / 3568 Karar Tarihi: 22.03.2022 T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 2058 Karar: 2022 / 3568 Karar Tarihi: 22.03.2022 YARGITAY KARARI Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: A-) Sanıklar S., C., Ş. ve M. hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde: Suç tarihinden temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar 5237 Sayılı TCK'nın 66. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi ve 67. maddesinin 4. fıkrası nazara alındığında öngörülen 12 yıllık uzatmalı dava zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından; diğer yönleri incelenmeksizin hükümlerin BOZULMASINA; 5320 Sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası ve 1412 Sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 Sayılı CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası gereğince sanıklar hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, B-) Sanık H. hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz isteminin incelenmesinde: Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından; Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, C-) Sanıklar S. ve Ş. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde: Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 Sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 Sayılı Kanun'un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşıldığından, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; Cumhuriyet savcısının ve sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, D-) Sanık M. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde: Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-) Olay tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre; aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, 09/09/2008 ve 26/09/2008 tarihlerinde ''uyuşturucu madde ticareti yapma'' suçunu işlediği anlaşılan sanık hakkında, belirlenen temel ceza üzerinden zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiği gözetilmeyerek, eksik ceza tayini, 2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 Sayılı kararı ile 5237 Sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 Sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, E-) Sanıklar C. ve H. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde: Kendilerinde herhangi bir uyuşturucu madde bulunmayan sanıkların suç tarihlerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olduklarına ve diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiklerine ilişkin içeriği tam olarak belirlenemeyen soyut telefon görüşmeleri dışında mahkûmiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet hükmü verilmesi, Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, F-) Sanık A. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde: Hükümden sonra UYAP sistemi üzerinden MERNİS'ten alınarak dosyasına konulan nüfus kayıt örneğinde, sanığın 01/02/2020 tarihinde öldüğünün belirtilmesi karşısında; bu hususun araştırılarak, ölmüş olduğunun tespiti halinde hakkındaki kamu davasının 5237 Sayılı TCK'nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması, SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 22.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi T.C YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 3630 Karar: 2021 / 14315 Karar Tarihi: 24.12.2021 T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 3630 Karar: 2021 / 14315 Karar Tarihi: 24.12.2021 YARGITAY KARARI Mahkeme : KONYA Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi Suçlar : Uyuşturucu madde ticareti yapma, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Kanuna aykırılık, tefecilik Hükümler : A) Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/09/2019 tarih, 2018/4 esas ve 2019/279 sayılı kararı 1- ... hakkında: Mahkûmiyet (Uyuşturucu madde ticareti yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli yağma, 6136 sayılı Kanuna aykırılık) 2- ... hakkında: Mahkûmiyet (Uyuşturucu madde ticareti yapma) 3-... ve ... hakkında: Mahkûmiyet (Uyuşturucu madde ticareti yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli yağma) 4-... (çocuk sanık), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., hakkında: Mahkûmiyet (Uyuşturucu madde ticareti yapma) 5- ... ve ... hakkında: Mahkûmiyet (Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli yağma) 6- ... hakkında: Mahkûmiyet (Tefecilik) B) Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı 1- ... hakkında: a- İstinaf başvurusunun esastan reddi(Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli yağma, (6136 sayılı Kanuna aykırılık) b- Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi (Uyuşturucu madde ticareti yapma ) 2 -..., ... (çocuk sanık), ..., ..., ..., ..., ..., ..../.. hakkında: Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi (Uyuşturucu madde ticareti yapma) 3- ... ve ... hakkında: İstinaf başvurusunun esastan reddi (Uyuşturucu madde ticareti yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli yağma ) 4- ..., ..., , ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında: İstinaf başvurusunun esastan reddi (Uyuşturucu madde ticareti yapma) 5- ... ve ... hakkında: İstinaf başvurusunun esastan reddi (Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli yağma) 6- ... hakkında: İstinaf başvurusunun esastan reddi (Tefecilik) Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanıklar müdafileri ve katılan vekili ile sanıklar ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmekle temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin talebinin 696 sayılı KHK ile 5271 sayılı CMK’nın 299. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca takdiren; sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin ise hükmedilen ceza süresi nazara alınarak reddine karar verilerek duruşmasız inceleme yapılmıştır. 1-Katılan Aksaray Maliye Hazinesi vekilinin, sanıklar hakkında nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyizinin incelenmesinde; Suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen katılanın davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından katılan kurum vekilinin 22/12/2020 tarihli temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık; sanıklar ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanık ... hakkında tefecilik suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde: İlk Derece Mahkemesince sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5 yıl hapis, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 5 ay hapis ve 400 TL adli para cezası; sanıklar ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5 yıl hapis; sanık ... hakkında tefecilik suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına ilişkin hükümlere yönelik istinaf istemlerinin esastan reddine karar verildiği anlaşılmakla; 5271 sayılı CMK'nın 286/2-a fıkrası gereği ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının temyiz kabiliyeti bulunmadığından, sanıklar müdafilerinin ve Neşet hakkında tefecilik suçu yönünden katılan vekilininin temyiz istemlerinin CMK'nın 298/1. fıkrası uyarınca REDDİNE, 3-Sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde: 16/12/2021 tarihinde sanıklar müdafilerine tebliğ edilen hükümlerin, CMK’nın 291. maddesinde belirtilen 15 günlük yasal temyiz süresinden sonra sanıklar müdafileri tarafından 07/01/2021 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından, sanıklar müdafilerinin süresinden sonra yaptığı temyiz isteğinin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE, 4-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan; sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından; sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanıklar müdafilerinin ve sanık ...’ın dilekçelerindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan; sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından; sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan hükümlere ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararı hukuka uygun bulunduğundan, sanıklar müdafileri ve sanık ...’ın yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 5-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanıklar müdafilerinin dilekçelerindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, CMK'nın 188/1. maddesinde 696 sayılı KHK'nin 96. maddesi ile 24/12/2017 tarihinde yapılan değişiklik ile öngörülen ''müdafiinin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya devam edilir'' hükmü karşısında, sanık ... müdafiine duruşma günü usulüne uygun olarak bildirilmiş olmasına rağmen 05/09/2019 tarihli oturuma mazeret bildirmeksizin katılmadığı anlaşıldığından, tebliğnamede bu hususa ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından sanık ...’nin eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden bu hususta Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan eleştiri yerinde görülmemiştir. Sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükme ilişkin istinaf taleplerinin düzeltilerek esastan reddine dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararı hukuka uygun bulunduğundan, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre göz önüne alınarak sanık ... hakkındaki salıverilme talebinin reddine, 6-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanıklar ve müdafilerinin dilekçelerindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5275 sayılı CGTİHK'nin 106/4. maddesi uyarınca çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı hükmünün CMK'nın 302/2-4. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 303. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, İlk derece mahkemesi hükmünün; sanık ... ile ilgili kısmında adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin bölümden ‘ve yasal ihtarata rağmen adli para cezasının ödenmemesi halinde adli para cezasının hapis cezasına çevrilebileceğinin’ ibaresinin çıkartılması suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi hükmüne yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN DÜZELTİLEREK ESASTAN REDDİNE, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre göz önüne alınarak sanık hakkındaki salıverilme talebinin reddine, 7-Sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık ... müdafinin dilekçelerindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın 04/01/2017, 05/01/2017, 06/01/2017, 24/01/2017 tarihli eylemleri sabit ise de, 14/01/2017 tarihinde sanık ...’ın sürücülüğünü yaptığı, sanıklar ..., ..., ... ve tefrikli sanık ...’ın yolcu olarak bulunduğu aracın durdurulduğu ve yapılan aramada, sürücü tarafında bulunan güneşliğin olduğu döşemenin altında üç parça halinde; direksiyon kutusunun iç kısmında 36 adet (tablet) ve iki parça halinde uyuşturucu madde olduğu değerlendirilen madde ile koltuk döşeme aralarına sıkıştırılmış halde dört adet alüminyum folyoya sarılmış plastik pipetlerin, sonradan yapılan aramada da aracın bagaj kısmında, sanık ...’ın cüzdanı içerisinde 2 parça halinde uyuşturucu olduğu değerlendirilen madde ele geçirildiği, yapılan analiz neticesinde ele geçen maddelerin 1.2 gr, 2 gr, 0.2 gr, eroin içeren madde, 36 adet, MDMA içeren tablet, 0.8 gr, METAMFETAMİN aktif maddesi içeren madde olduğu, ele geçen pipetlerde ise METAMFETAMİN kalıntısı bulunduğu anlaşılan olayda; İletişimin tespiti çözüm tutanakları, sanıklara ait kan ve idrar analizine ilişkin rapor, aşamalardaki beyanlar ve tüm dosya kapsamına göre, sanıkların yakalanmadan getirdikleri kabul edilen 200 gr maddenin ele geçirilememiş olması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı nitelikte olup olmadığının belirlenememiş olduğu da nazara alındığında, ele geçen ve kullanma sınırlarında kalan maddelerin, kullanma amacı dışında satma veya başkasına verme amacıyla bulundurulduğuna ilişkin, sanıkların savunmalarının aksine, mahkûmiyetlerine yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanığın eyleminin bu haliyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında kaldığı, bu olaya ilişkin sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 188/5. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi, Kanuna aykırı, sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma kararının CMK'nın 306. maddesi uyarınca, hükmü yasal süresinden sonra temyiz etmesi nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilen sanık ...’ye bu yönüyle SİRAYETİNE, bozma sebebine, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, 8-Sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Sanık ...’in, 16/12/2020 tarihinde müdafiine tebliğ edilen hükmü 15 günlük yasal süre geçtikten sonra 11/01/2021 tarihli dilekçe ile temyiz ettiği anlaşıldığından sanığın temyiz talebinin reddine karar verilerek sanık müdafiinin süresindeki temyiz talebine hasren inceleme yapılmıştır. CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık ... müdafiinin dilekçelerindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; a. Sanığın 05/01/2017, 06/01/2017 ve 26/01/2017 tarihli eylemleri sabit ise de, 14/01/2017 tarihli eylem ile ilgili olarak sanık ... hakkındaki bozma nedenine göre, sanığın eyleminin bu haliyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında kaldığı, bu olaya ilişkin sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 188/5. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi, b. Sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca 2/4 oranında artırma yapılmış olması karşısında, ‘1’ numaralı bozma nedeni ve sabit olan eylemleri nazara alınarak TCK’nın 43. maddesinin uygulanması açısından sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, ./.. Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, bozma sebebine, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, 9-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın 31/01/2017, 09/02/2017, 16/02/2017 ve 04/03/2017 tarihli eylemleri sabit ise de, 14/01/2017 tarihinde sanık ...’ın sürücülüğünü yaptığı, sanıklar ..., ..., ... ve tefrikli sanık ...’ın yolcu olarak bulunduğu araçta ele geçen uyuşturucu maddelerin temin edilmesine aracılık ettiğine dair, savunmasının aksine içeriği tam olarak tespit edilemeyen iletişim tespit tutanakları dışında, mahkûmiyetine yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden bu olay nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 188/5. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, bozma sebebine, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, 10-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Zincirleme suça ilişkin TCK'nın 43. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için cezalandırılabilir nitelikte birden fazla eylemin bulunması gerektiği, sanığın 22/02/2017 tarihli eylemi sabit ise de, 14/01/2017 tarihinde sanık ...’ın sürücülüğünü yaptığı, sanıklar ..., ..., ... ve tefrikli sanık ...’ın yolcu olarak bulunduğu araçta ele geçen uyuşturucu maddelerin temin edilmesine aracılık ettiğine dair, savunmasının aksine içeriği tam olarak tespit edilemeyen iletişim tespit tutanakları dışında, mahkûmiyetine yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden TCK'nın 43. maddesinde öngörülen "zincirleme suç" hükümlerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, bozma sebebine, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, 11-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: 14/01/2017 tarihinde sanık ...’ın sürücülüğünü yaptığı, sanık ... ve diğer sanıklar ..., ... ve tefrikli sanık ...’ın yolcu olarak bulunduğu araçta uyuşturucu ./.. madde ele geçirilmesi olayı ile ilgili olarak sanıklar ... ve ... hakkındaki bozma gerekçesinde belirtildiği üzere ele geçen maddelerin kullanma amacı dışında satma veya başkasına verme amacıyla bulundurulduğuna ilişkin, sanığın savunmasının aksine, mahkumiyete yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanığın eyleminin bu haliyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında kaldığı, bu olaya ilişkin sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde TCK’nın 188/5. maddesi de uygulanmak suretiyle mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması için müşterek faillerin "aynı yönde" hareket etmeleri ve bir olay üzerinde aynı amaç doğrultusunda üç veya daha fazla sanığın iradelerinin birleşmesi gerektiği; 06/02/2017 tarihli suçun üçten fazla kişi tarafından işlenmesi nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması şartları mevcut ise de, 14/01/2017 tarihinde sanık ...’ın sürücülüğünü yaptığı, sanıklar ..., ..., ... ve tefrikli sanık ...’ın yolcu olarak bulunduğu araçta uyuşturucu madde ele geçirilmesi olayında ... ve araçta bulunan tefrikli sanık hariç diğer sanıklar hakkındaki bozma gerekçesine göre, bu olay nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 188/5. maddesinin uygulanma şartlarının bulunmadığı ve sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca 2/4 oranında artırım yapıldığı nazara alınarak sanığın hukuki durumunun buna göre yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Sanığın 16/01/2017 tarihinde tanık ...’e uyuşturucu madde sattığına veya sanıklar ... ve ...’un, tanık ...’e uyuşturucu madde satmaları eylemine iştirak ettiğine dair, savunmasının aksine, mahkumiyetine yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sanığın SALIVERİLMESİNE, başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı takdirde salıverilmesinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 14-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-21/03/2016 tarihinde istihbari bilgi üzerine yakalanan sanığın üzerinde bir fişek halinde eroin içeren madde ile; sanığın, ... ve ... isimli şahıslarla birlikte bulunduğu yerin yakınında bulunan çöp konteynerinin yanında yedi fişek halinde eroin içeren maddenin ele geçirildiği olayda, sanığın savunmasının aksine, çöp konteyneri yanında ele geçen madde ile ilgisi olduğuna ya da üzerinde ele geçen maddeyi kullanma amacı dışında satma veya başkasına verme amacıyla bulundurduğuna ilişkin, mahkumiyetine yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanığın eyleminin bu haliyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında kaldığı, bu olaya ilişkin sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden bu eylemin de uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden zincirleme suça dahil edilerek hüküm kurulması, 2-TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması için müşterek faillerin "aynı yönde" hareket etmeleri ve bir olay üzerinde aynı amaç doğrultusunda üç veya daha fazla sanığın iradelerinin birleşmesi gerektiği; sanığın 16/01/2017 ve 25/01/2017 tarihli eylemleri sabit ise de, 16/01/2017 tarihli eylem ile ilgili olarak sanık ... hakkındaki bozma gerekçesine göre, sanık hakkında, şartları bulunmadığı gözetilmeden TCK'nın 188/5. maddesi uyarınca artırım yapılarak fazla cezaya hükmedilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15-Sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; a. TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması için müşterek faillerin "aynı yönde" hareket etmeleri ve bir olay üzerinde aynı amaç doğrultusunda üç veya daha fazla sanığın iradelerinin birleşmesi gerektiği; sanığın 19/01/2017, 25/01/2017, 07/02/2017 ve 15/02/2017 tarihli eylemleri sabit ise de, 16/01/2017 tarihli eylem ile ilgili olarak sanık ... hakkındaki bozma gerekçesine göre, sanık hakkında, şartları bulunmadığı gözetilmeden TCK'nın 188/5. maddesi uyarınca artırım yapılarak fazla cezaya hükmedilmesi, b. Sanığın 19/01/2017, 25/01/2017, 07/02/2017 ve 15/02/2017 tarihlerinde işlediği uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarının bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi nedeniyle zincirleme suç oluşturduğu kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşıldığından, somut olayda eylemlerin ağırlığının birbirine yakın olduğu da nazara alınarak zincirleme suç durumunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden sanığın olaylardan birinde uyuşturucu maddeyi aldığı şahsın isminin verdiği, bu şahıs hakkında tanık olarak beyanda bulunduğu ve şahsın da mahkum olduğu gerekçesiyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak eksik ceza tayin edilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, CMK’nın 307/5. maddesi uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 16-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: Sanık ...’ın, 16/12/2020 tarihinde müdafiine tebliğ edilen hükmü 15 günlük yasal süre geçtikten sonra 26/01/2021 tarihli dilekçe ile temyiz ettiği anlaşıldığından sanığın temyiz talebinin reddine karar verilerek sanık müdafiinin süresindeki temyiz talebine hasren inceleme yapılmıştır. CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık ... müdafiinin dilekçelerindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 11/04/2017 tarihinde sanığın evinde yapılan aramada ele geçen ve ön ekspertiz raporunda daralı 14.55 gr eroin olarak belirtilen maddeye ilişkin uzman kurumdan alınacak analiz raporunun dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu raporun getirtilip incelendikten sonra sanığın hukuki durumunun ve hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 23/11/2020 tarih, 2020/2257 esas ve 2020/2488 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17-Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: Hükümden sonra UYAP sistemi üzerinden MERNİS'ten alınarak dosyasına konulan nüfus kayıt örneğinde, sanığın 28/09/201 tarihinde öldüğünün belirtilmesi karşısında; bu hususun araştırılarak, ölmüş olduğunun tespiti halinde hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik CMK'nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmesine, 24/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. T.C YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 13936 Karar: 2021 / 13716 Karar Tarihi: 15.12.2021 T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 13936 Karar: 2021 / 13716 Karar Tarihi: 15.12.2021 YARGITAY KARARI ________________________________________ Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/04/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: A- Konuyla İlgili Bilgiler: 1- Şüpheli ... hakkında, 12/06/2018 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 12/11/2018 tarihli ve 2018/199876 soruşturma, 2018/52630 esas, 2018/43531 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’nın 191/6. maddesi yollamasıyla 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, iddianamede; şüpheli hakkında daha önce 2014/110281 soruşturma dosyasında 15/08/2017 tarihli iddianame ile İstanbul Anadolu 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/162 esas sayılı davasının açıldığı, dava açıldıktan sonra 12/06/2018 tarihli suçu işlediği,TCK’nın 191/6. maddesi gereğince doğrudan dava açılması gerektiği hususunun belirtildiği, 2- Şüphelinin yine 12/06/2018 tarihinde uyuşturucu madde ile yakalandığı, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 08/01/2019 tarihli ve 2018/244773 soruşturma, 2019/2043 esas, 2019/1658 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’ nın 191/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2019 tarihli ve 2019/24 esas, 2019/2 sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar verildiği, 3- Şüphelinin 19/08/2018 tarihli ve 21/10/2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 tarihli ve 2019/16172 soruşturma, 2019/11638 esas, 2019/9542 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’ nın 191/6 maddesi yollamasıyla 191/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2019 tarihli ve 2019/154 esas, 2019/11 sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar verildiği, 4- İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın 17/05/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunduğu halde kararın 10/06/2019 tarihinde kesinleştirildiği, mahkemece, sanığın daha sonra gönderdiği 03/12/2019 tarihli istinaf dilekçesi esas alınarak süresinden sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verildiği, 5- Dosya arasında bulunan İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararı ile İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararının incelenmesinde; a- Sanığın 10/03/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 13/05/2014 tarihli ve 2014/14050 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, b- Yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 saylı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 21/04/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, c- Kanun yararına bozma istemine konu İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli kararı ile ihbarda bulunulması üzerine; İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2019/5547 esas, 2020/2697 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, Anlaşılmıştır. B- Kanun Yararına Bozma İstemi: Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında; “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 43 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın inceleme konusu dosya haricinde 10/03/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkumiyetine ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararının 21/04/2015 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın 12/06/2018 tarihinde işlemiş olduğu aynı suçtan mahkumiyetine ilişkin İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/805 esas sayılı dosyasından yapılan ihbar üzerine, 13/04/2015 tarihli hükmün açıklanması ile sanığın mahkumiyetine ilişkin İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2019/5547 esas, 2020/2697 sayılı kararında yer alan, "Sanığın 12/06/2018 tarihinde saat 04:30 itibari ile işlediği kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçunun, yargılama konusu suç nedeni ile 6545 S.K. ile eklenen 5320 S.K.'nun 7/2. maddesi gereğince verilen zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali mahiyetinde olduğu, soruşturma ve kovuşturma konusu edilemeyeceği, düşme kararı verilmesi, gerektiği halde mahkumiyet kararı verildiği belirlenmekle, ilk derece mahkemesi tarafından İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/805 E. 2019/120 sayılı ve 16/05/2019 tarihli hükmü açısından, istinaf edilmeden kesinleşmiş olması nedeniyle bu hükmün kanun yararına bozma talebine konu edilmesi için mahkemesine bildirimde bulunulmaması;" şeklindeki açıklamalar ile bozma kararı verilmesini takiben, anılan karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için ihbarda bulunulduğu, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki, 5237 sayılı Kanun'un 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler birlikte nazara alındığında, Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07/10/2019 tarihli ve 2019/2219 esas, 2019/6135 karar sayılı ilâmında da kabul edildiği üzere, ilk suçtan dolayı 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesi kapsamında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen ikinci suça ilişkin yargılama yapan mahkemesince, ilk suça ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren mahkemeye birleştirme talepli ihbarda bulunarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ilk suça ilişkin davanın derdest hale gelmesi sağlandıktan sonra, ikinci suça ilişkin davanın ilk suça ilişkin dava ile birleştirilmesine karar verilmesi, birleştirme kararı verildikten sonra her iki suça ilişkin deliller birlikte değerlendirilerek, ikinci suç bakımından mahkûmiyete yeterli delil bulunduğu ve bu suçun ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiği tespit edilirse, bu suç sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılarak ilk suça ilişkin hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği, Bu itibarla, sanığın 12/06/2018 tarihli ikinci eyleminin, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2015 tarihinde kesinleşen, 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası gereğince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 13/04/2015 tarihli kararın 5 yıllık denetim süresi içinde işlenmiş olması nedeniyle bu kararın ihlali olarak değerlendirileceği ve 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı nedeniyle ihlal olarak nitelendirilen ikinci suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir. C- Konunun Değerlendirilmesi: Sanık ...’ın 12/06/2018 tarihinde 2 kez işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 43 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. 1- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” amir hükmü ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında; Somut olayda, sanık hakkında daha önce 10/03/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 13/05/2014 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 saylı Kanun’un 85.maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 21/04/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, kanun yararına bozma istemine konu İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli kararı ile ihbarda bulunulması üzerine; İstanbul Anadolu 50.Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2019/5547 esas, 2020/2697 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2015 tarihinde kesinleşen 13/04/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca verildiği, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda sanığın 12/06/2018 tarihli eylemlerini, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylemler nedeniyle, mahkemesince açılan kamu davasında “düşme kararı” verilip ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olmakla birlikte; 2- Kabule göre de; a- Sanığın 19/08/2018 tarihli ve 21/10/2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 tarihli ve 2019/16172 soruşturma, 2019/11638 esas, 2019/9542 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’nın 191/6 maddesi yollamasıyla 191/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2019 tarihli ve 2019/154 esas, 2019/11 sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar verildiği halde, mahkemece sanığın birleşen davaya konu eylemleri hakkında bir karar verilmemesi kanuna aykırıdır. b- Sanığın 17/05/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararına karşı kanuni süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunduğu halde kararın 10/06/2019 tarihinde usulsüz şekilde kesinleştirildiği, mahkemece, sanığın daha sonra ceza ve infaz kurumu aracılığıyla gönderdiği 03/12/2019 tarihli istinaf dilekçesi esas alınarak süresinden sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu gerekçesiyle 06/12/2019 tarihli ek karar ile istinaf talebinin reddine karar verildiği, sanık tarafından kanuni süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulan kararın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi yerine usulsüz şekilde kesinleştirildiği anlaşıldığından karar bu nedenle de kanuna aykırıdır. Yukarıda ( 2 ) numaralı bentte b) şıkkında belirtilen nedenle kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. D- Karar: İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı ek kararına karşı, yukarıda açıklanan gerekçelerle kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. T.C YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 16681 Karar: 2021 / 13750 Karar Tarihi: 15.12.2021 T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 16681 Karar: 2021 / 13750 Karar Tarihi: 15.12.2021 YARGITAY KARARI Mahkemesi :Ceza Dairesi Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma Sanık ... yönünden; 26/06/2020 ve 24/08/2020 Hüküm : 1- Mahkûmiyet; Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/04/2021 tarih, 2020/496 esas ve 2021/293 sayılı kararı 2- Esastan ret; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 16/06/2021 tarih, 2021/936 esas ve 2021/854 sayılı kararı Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Sanık ... müdafileri ile sanık ... süresinde duruşma talebinde bulunmuş iseler de; dosya kapsamı dikkate alınarak 5271 sayılı CMK'nın 299. maddesinin 1. fıkrası uyarınca takdiren duruşma taleplerinin reddine karar verilerek ve sanık ... yönünden de duruşma talebi bulunmadığından temyiz incelemesi tüm sanıklar yönünden duruşmasız olarak yapılmıştır. A- Sanık ... hakkındaki hükümlerin incelenmesinde: Sanık ... hakkındaki 2 nolu bozma nedeni doğrultusunda, üç sanığın birlikte iştirak iradesi içerisinde uyuşturucu maddeyi nakletmek suretiyle suçu işlediklerinin sabit olduğu, bu itibarla sanık hakkında TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayin edilmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri temyiz sebeplerinin hükümlerin hukuki yönüne ilişkin olduğu, sanık ...'nün temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin ise hükmün hukuki yönüne ilişkin olmadığı değerlendirilerek, sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerine göre anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün eleştirilip, hükümlere yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararı eleştiri dışında hukuka uygun bulunduğundan, sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz istemlerinin CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre dikkate alınarak sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, B- Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde: 5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu, sanığın temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin ise hükmün hukuki yönüne ilişkin olmadığı değerlendirilerek, sanık müdafiinin temyiz dilekçesine göre anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1)Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet hükmü verilen diğer sanıklar ile TCK'nın 37/1. maddesi anlamında eylemi birlikte gerçekleştiren kişi olduğu gözetilmeden yardım eden kişi olarak nitelendirilerek hakkında TCK'nın 39. maddesi uygulanarak eksik ceza tayini, 2) Tüm dosya kapsamından; üç sanığın birlikte iştirak iradesi içerisinde uyuşturucu maddeyi nakletmek suretiyle suçu işlediklerinin sabit olduğu, bu itibarla sanık hakkında TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayin edilmesi, 3) Tüm dosya kapsamına göre, sanığın kendi beyanı ile kendi suçunun ve diğer sanıkların suçlarının ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 16/06/2021 tarih, 2021/936 esas ve 2021/854 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan, 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK’nın 307/4. maddesi uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, C- Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde: 5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede, Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Sanık ... hakkındaki 2 nolu bozma nedeni doğrultusunda, üç sanığın birlikte iştirak iradesi içerisinde uyuşturucu maddeyi nakletmek suretiyle suçu işlediklerinin sabit olduğu, bu itibarla sanık hakkında TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayin edilmesi, 2-Tüm dosya kapsamına göre, sanığın kendi beyanı ile kendi suçunun ve diğer sanıkların suçlarının ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 16/06/2021 tarih, 2021/936 esas ve 2021/854 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan, 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK’nın 307/4. maddesi uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmesine 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. T.C YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 13936 Karar: 2021 / 13716 Karar Tarihi: 15.12.2021 T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 139a36 Karar: 2021 / 13716 Karar Tarihi: 15.12.2021 YARGITAY KARARI Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/04/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: A- Konuyla İlgili Bilgiler: 1- Şüpheli ... hakkında, 12/06/2018 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 12/11/2018 tarihli ve 2018/199876 soruşturma, 2018/52630 esas, 2018/43531 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’nın 191/6. maddesi yollamasıyla 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, iddianamede; şüpheli hakkında daha önce 2014/110281 soruşturma dosyasında 15/08/2017 tarihli iddianame ile İstanbul Anadolu 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/162 esas sayılı davasının açıldığı, dava açıldıktan sonra 12/06/2018 tarihli suçu işlediği,TCK’nın 191/6. maddesi gereğince doğrudan dava açılması gerektiği hususunun belirtildiği, 2- Şüphelinin yine 12/06/2018 tarihinde uyuşturucu madde ile yakalandığı, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 08/01/2019 tarihli ve 2018/244773 soruşturma, 2019/2043 esas, 2019/1658 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’ nın 191/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2019 tarihli ve 2019/24 esas, 2019/2 sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar verildiği, 3- Şüphelinin 19/08/2018 tarihli ve 21/10/2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 tarihli ve 2019/16172 soruşturma, 2019/11638 esas, 2019/9542 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’ nın 191/6 maddesi yollamasıyla 191/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2019 tarihli ve 2019/154 esas, 2019/11 sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar verildiği, 4- İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın 17/05/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunduğu halde kararın 10/06/2019 tarihinde kesinleştirildiği, mahkemece, sanığın daha sonra gönderdiği 03/12/2019 tarihli istinaf dilekçesi esas alınarak süresinden sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verildiği, 5- Dosya arasında bulunan İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararı ile İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararının incelenmesinde; a- Sanığın 10/03/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 13/05/2014 tarihli ve 2014/14050 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, b- Yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 saylı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 21/04/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, c- Kanun yararına bozma istemine konu İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli kararı ile ihbarda bulunulması üzerine; İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2019/5547 esas, 2020/2697 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, Anlaşılmıştır. B- Kanun Yararına Bozma İstemi: Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında; “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 43 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın inceleme konusu dosya haricinde 10/03/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkumiyetine ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararının 21/04/2015 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın 12/06/2018 tarihinde işlemiş olduğu aynı suçtan mahkumiyetine ilişkin İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/805 esas sayılı dosyasından yapılan ihbar üzerine, 13/04/2015 tarihli hükmün açıklanması ile sanığın mahkumiyetine ilişkin İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2019/5547 esas, 2020/2697 sayılı kararında yer alan, "Sanığın 12/06/2018 tarihinde saat 04:30 itibari ile işlediği kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçunun, yargılama konusu suç nedeni ile 6545 S.K. ile eklenen 5320 S.K.'nun 7/2. maddesi gereğince verilen zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali mahiyetinde olduğu, soruşturma ve kovuşturma konusu edilemeyeceği, düşme kararı verilmesi, gerektiği halde mahkumiyet kararı verildiği belirlenmekle, ilk derece mahkemesi tarafından İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/805 E. 2019/120 sayılı ve 16/05/2019 tarihli hükmü açısından, istinaf edilmeden kesinleşmiş olması nedeniyle bu hükmün kanun yararına bozma talebine konu edilmesi için mahkemesine bildirimde bulunulmaması;" şeklindeki açıklamalar ile bozma kararı verilmesini takiben, anılan karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için ihbarda bulunulduğu, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki, 5237 sayılı Kanun'un 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler birlikte nazara alındığında, Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07/10/2019 tarihli ve 2019/2219 esas, 2019/6135 karar sayılı ilâmında da kabul edildiği üzere, ilk suçtan dolayı 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesi kapsamında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen ikinci suça ilişkin yargılama yapan mahkemesince, ilk suça ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren mahkemeye birleştirme talepli ihbarda bulunarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ilk suça ilişkin davanın derdest hale gelmesi sağlandıktan sonra, ikinci suça ilişkin davanın ilk suça ilişkin dava ile birleştirilmesine karar verilmesi, birleştirme kararı verildikten sonra her iki suça ilişkin deliller birlikte değerlendirilerek, ikinci suç bakımından mahkûmiyete yeterli delil bulunduğu ve bu suçun ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiği tespit edilirse, bu suç sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılarak ilk suça ilişkin hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği, Bu itibarla, sanığın 12/06/2018 tarihli ikinci eyleminin, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2015 tarihinde kesinleşen, 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası gereğince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 13/04/2015 tarihli kararın 5 yıllık denetim süresi içinde işlenmiş olması nedeniyle bu kararın ihlali olarak değerlendirileceği ve 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı nedeniyle ihlal olarak nitelendirilen ikinci suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir. C- Konunun Değerlendirilmesi: Sanık ...’ın 12/06/2018 tarihinde 2 kez işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 43 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. 1- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” amir hükmü ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında; Somut olayda, sanık hakkında daha önce 10/03/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 13/05/2014 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/04/2015 tarihli ve 2014/702 esas, 2015/444 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 saylı Kanun’un 85.maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 21/04/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, kanun yararına bozma istemine konu İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli kararı ile ihbarda bulunulması üzerine; İstanbul Anadolu 50.Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/482 esas, 2019/878 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22/10/2020 tarihli ve 2019/5547 esas, 2020/2697 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2015 tarihinde kesinleşen 13/04/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca verildiği, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda sanığın 12/06/2018 tarihli eylemlerini, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylemler nedeniyle, mahkemesince açılan kamu davasında “düşme kararı” verilip ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olmakla birlikte; 2- Kabule göre de; a- Sanığın 19/08/2018 tarihli ve 21/10/2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 tarihli ve 2019/16172 soruşturma, 2019/11638 esas, 2019/9542 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’nın 191/6 maddesi yollamasıyla 191/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2019 tarihli ve 2019/154 esas, 2019/11 sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar verildiği halde, mahkemece sanığın birleşen davaya konu eylemleri hakkında bir karar verilmemesi kanuna aykırıdır. b- Sanığın 17/05/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı kararına karşı kanuni süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunduğu halde kararın 10/06/2019 tarihinde usulsüz şekilde kesinleştirildiği, mahkemece, sanığın daha sonra ceza ve infaz kurumu aracılığıyla gönderdiği 03/12/2019 tarihli istinaf dilekçesi esas alınarak süresinden sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu gerekçesiyle 06/12/2019 tarihli ek karar ile istinaf talebinin reddine karar verildiği, sanık tarafından kanuni süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulan kararın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi yerine usulsüz şekilde kesinleştirildiği anlaşıldığından karar bu nedenle de kanuna aykırıdır. Yukarıda ( 2 ) numaralı bentte b) şıkkında belirtilen nedenle kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. D- Karar: İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2019 tarihli ve 2018/805 esas, 2019/120 sayılı ek kararına karşı, yukarıda açıklanan gerekçelerle kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.